AB MEYDANINDA

 KOL GÜREŞÇİSİ VAR

Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakerelerine başlayabilmek için Kopenhag kriterlerine tam uyum sağlamak amacıyla çıkarılan 6 ıncı uyum paketi üzerinde fırtınalar estiriliyor.

Eleştiriler özellikle Askeri kanattan geliyor. AB hedefini  kucaklayan, ancak Bölücülük ve Laik’lik konularında AB’den esnek bir yaklaşım bekleyen Asker, paketteki bazı maddeleri tehlikeli buluyor ve değiştirilmesini istiyor. Bu tartışmanın da MGK’da yapılmasında ısrarlı görünüyor.

Hükümet ise kararlı.

Hem pakette değişiklik istemiyor, hem de gecikmemesi için MGK’dan önce yasalaşmasını tercih ediyor.

Neden acaba?

Konuyu çok yakından izliyen yetkililerden öğrendiğime göre, bu paket simge durumuna  gelmiş. Neden önemli değişiklikler yapılamayacağı şöyle anlatılıyor:

SAKINCASI YOK:

Herşeyin başında, hükümet bu paketteki değişikliklerin, özellikle Bölücülük konusunda hiç bir sakıncalı durum yaratmayacağına inanıyor. Örneğin, 8 inci maddenin kaldırılmasından sonra yeniden terör tehlikesi doğarsa anında daha da sert önlemler alınabileceğini gösteriyorlar. Özel televizyonlarda Kürtçe yayın konusunda  da, gereken teknik ve yasal güvenceler alınacağından dolayı, tehlike doğmayacağını söylüyorlar. Özetle, bir kaç küçük değişiklik dışında paketin Uluslararası normlara uyduğunu ve bu konuda da ödün verilemeyeceğini belirtiyorlar.

ASKERE BOYUN EĞME SAYILACAK:

Bu paketin içeriği, ilgili Bakanlıklar ve Askerlerle defalarca tartışıldığı, karşılıklı görüşlerin alındığı, sonunda da hükümetin kararını verdiği; daha da önemlisi paketin tüm ayrıntılarının hem AB komisyonuna, hem AB ülkeleri Büyükelçilerine anlatıldığının altı çiziliyor. Şimdi bir değişiklik yapılmasının AB’de “Asker isteyince sivil hükümet boyun eğiyor” inancını yaygınlaştıracağına, bunun da AB’deki “Asker Sivil Otoriteye tabi olmalı” görüşünü  attıracağına dikkat çekiliyor. 

AB ÜZERİNDEN İKTİDAR

MÜCADELESİ Mİ YAPILIYOR?

6 ıncı paketin içeriği ve onay yöntemi (öncelikle MGK’den geçmesi) bir çok gözlemciye göre, AB sürecinde sık sık karşı karşıya kalacağımız bir güç mücadelesinin, bir uzmanın deyimiyle, bir “bilek güreşinin” en açık örneği olarak algılanıyor.

Eğer hükümet, Asker’in kamuoyu önünde açıkça yaptığı eleştiriler üzerine 6 ıncı pakette değişiklik yaparsa, bu yaklaşımı hem ülke dahilinde, hem de AB’de “Askerin Sivil üzerindeki üstünlüğü” olarak görülecek. Askerin ağırlığı artacak, AKP’nin hükümet olduğu, ancak iktidar olamadığı izlenimi doğacak.

Yani bilek güreşini Asker kazanmış sayılacak.

Öte yandan AKP, tezkerenin  reddinden sonra AB çevrelerinde kazandığı prestiji bu defa da direnerek pekiştirmeyi planlıyor. Zira AKP’nin Asker karşısındaki en risksiz ve güçlü duruşu AB kartı olarak görülüyor.

Ne yazık ki işler bu noktaya geldi.

OYSA, BU İŞLER

ASKERİ YENEREK OLMAZ

Bu köşeyi’yi izleyenler hatırlayacaklardır.

Bir süre önce de aynı noktaya değindim.

Türkiye AB’ye, Askere rağmen, Askeri yenerek değil, Askeriyle birlikte girmelidir. AKP diyaloğu ve danışma mekanizmalarını ne kadar yaygınlaştırırsa, o kadar kazanır.

Asker de, “görüş vermekle” hükümetin atmak istediği adımları “vetolamak” arasındaki farkı artık içine sindirmelidir. Hükümetler sorumluluğu alıp, Uluslararası doğruları yerine getirmek için harekete geçiyorlarsa, onları kamuoyu önünde “meydan okuyormuş” izlenimi veren konuşmalarla engellemek veya görüşlerini bu şekilde açıklamak, sadece gerilimi arttırır.

Türkiye’nin AB hedefi, yapay ve kısır tartışmalarla kaçırılmayacak kadar  önemlidir.