?
?

Sonradan annem anlattı. 9 Aralık 1941 gecesi, Alman Hastanesi?’nde dünyaya gelmi?Ÿim.
?
Kendimi bildi?Ÿimde, Erenköy?’de 4 dönümlük bir bahçenin içindeki, her tarafı dökülmekte olan üç katlı kö?Ÿk- konak karı?Ÿımı bir evde kendimi buldum. Etrafımda sadece annem Mürvet ve a?Ÿabeyim Ural vardı. Bir de tavan arasında ko?Ÿu?Ÿturan fareler.
?
Babam, ben 2 ya?Ÿındayken kalp krizi sonucu ölmü?Ÿ. Annem 42 ya?Ÿında iki çocukla dul ve be?Ÿ parasız kalmı?Ÿ. İzzet Birand, Maliye Bakanlı?Ÿı Kaçakçılık ?žubesi?’nin ba?Ÿındaymı?Ÿ. Benim tanıdı?Ÿımda epeyce ya?Ÿlanmı?Ÿ olan kö?Ÿk, babamın döneminde Erenköy?’ün en e?Ÿlenceli yeriymi?Ÿ. Zamanının en tanınmı?Ÿ ?Ÿarkıcıları, Necmi Rıza Zobu veya Na?Ÿit ve Vasfi Rıza gibi tiyatrocuları her hafta toplanıp yemek yer, rakı içer, ?Ÿarkılar söyler, oyunlar oynarlarmı?Ÿ. Benim hayatıma damgasını vurdu?Ÿu yıllarda ise aynı? kö?Ÿkün ahı gitmi?Ÿ vahı kalmı?Ÿtı.


HAYATA TALİHSİZ BA?žLANGI?‡
?
Annem, babamın üç aylıklarıyla bizi ve kendini geçindirmenin çaresizli?Ÿi içindeydi.
?
Kı?Ÿları, kömür sobası etrafında toplanıp ısınmaya çalı?Ÿarak geçirir, haftada bir yanan alt kattaki hamamda yıkanır, günde sadece 7-8 defa sefer yapan özel bir otobüsle, kar ya?Ÿdı?Ÿında yollar kapanmazsa, 1 saatlik yolculukla Kadıköy?’e, oradan da vapurla ?Ÿehre gidip gelerek ya?Ÿardık.
?
İ?Ÿte öylesi karlı bir gece, annem 3 ya?Ÿındaki beni yıkamak için soba?’nın üstünde su ısıtırken, üstünden atlamaya kalkmı?Ÿım ve kovayı devirmi?Ÿim. Kaynar? su sol baca?Ÿımı yakmı?Ÿ. Böylece, hayatımın gidi?Ÿini etkileyen, 5 ayrı ameliyat geçirip, toplam 1 yılımı hastanelerde geçirdi?Ÿim, ölümün ucundan bir ?Ÿans eseri kurtuldu?Ÿum talihsizlik dizisi ba?Ÿlamı?Ÿ.
?
Hayat hep kötü rastlantılarla geçmez tabii. İlk ?Ÿans, ilkokulu Erenköy Zihnipa?Ÿa?’da tamamladıktan sonra 1955?’te? Galatasaray Lisesine girmemle bana gülmü?Ÿ. ?“ Gülmü?Ÿ?” diyorum, zira o dönemlerde hiç farkına varmamı?Ÿtım. Sonradan, bu geli?Ÿmenin beni nasıl de?Ÿi?Ÿtirdi?Ÿini anladım.

?

HAYATIMI DE?žİ?žTİREN 4 Kİ?žİ
?
O ?Ÿansı bana, dayım Mahmut Dikerdem verdi. Dı?Ÿi?Ÿleri Bakanlı?Ÿında küçük bir diplomattı. ?‡ok para kazanılan bir düzeyde olmamasına ra?Ÿmen, ablasının küçük o?Ÿlunun e?Ÿitimini üstlendi. Annemin beni GS Lisesinde okutacak imkanı yoktu. Dayım okul taksitlerini yüklendi.
?
1962?‘te Lise bittikten sonra, İstanbul ?œniversitesi Filoloji Fakültesinde Fransızca bölümüne girerek e?Ÿitimimi sürdürmeyi denedim, ancak olmadı. Anamın artık takati tükenmi?Ÿti. Ne yapıp edip çalı?Ÿmam gerekiyordu.
?
İkinci ?Ÿansım, Kenan İnal oldu. Koç Gurubu?’nun önde gelen isimlerinden biriydi. Aile dostumuzdu. Vehbi Koç?’un benimle ilgilenmesini sa?Ÿladı.

1963?’te önce İngiltere?’ye aya?Ÿımdan 5 inci ve sonuncu ameliyatımı olmaya gittim. Dönü?Ÿümde de Koç Holding?’e girecektim. Londra?’ya giderken, GS lisesi yıllarımda tanı?Ÿtı?Ÿım Abdi İpekçi, Milliyet?’in Londra muhabirli?Ÿini verdi. ?“İlginç ?Ÿeyler bulursan mektupla bize bildirirsin?” demi?Ÿti. Ben de, ameliyat bir yanda, İngilizce ö?Ÿrenme ve Milliyet?’e mektupla haberler gönderme öte yanda, 1 yılımı tamamlayıp geri döndü?Ÿüm 1964 yılı Temmuzunda, Koç Holding yerine, kendimi Milliyet?’te buldum.?œçüncü ?Ÿansımı, yani gazetecilik hayatımı,?Abdi İpekçi önüme açtı. Vehbi Koç ile konu?Ÿup ?“ Bırakın bir süre bizimle çalı?Ÿsın. İki dili olan genç bir insan. ?œstelik gazetecili?Ÿi seviyor ve yetenekli görünüyor. Bir deneyelim. E?Ÿer yapamazsa size geri döner?” deyip, Vehbi beyin onayını almı?Ÿtı.

?

GAZETECİLİKTEKİ PARLAK D?–NEM...

?

Dördüncü ?Ÿansım ise, Milliyet?’te çalı?Ÿırken kar?Ÿıla?Ÿtı?Ÿım Cemre oldu. Onunla 1971?’de evlendim ve hayat mücadelemizi birlikte götürdük. Evlilik ile birlikte cebimizde, Milliyet?’in verdi?Ÿi 500 dolar maa?Ÿla? Brüksel maceram ba?Ÿladı.
?
Milliyet?’in Brüksel?’deki muhabiri olmak bana çok ?Ÿey kazandırdı. Hem dünya görü?Ÿümü etkiledi, hem de çok ?Ÿey ö?Ÿrenmemi sa?Ÿladı. E?Ÿer Brüksel?’e gitmemi?Ÿ, Cemre ile orada 20 yıl süreyle ya?Ÿamamı?Ÿ olsaydım, bugün geldi?Ÿim yerde olamazdım.
?
Brüksel?’deki gazetecili?Ÿimin dönüm noktası da, 1974 Kıbrıs Harekatı?’yla gerçekle?Ÿti. Eskiden içine kapanık ve dı?Ÿ ili?Ÿkileri sorunlu olan Türkiye, birden bire dünyanın gündemine girdi. Bütün gözler Ankara?’ya çevrildi. Hemen her yerde ilgi oda?Ÿı oldu. Amerika?’nın silah ambargosu, Kıbrıs konusunu daha da ön plana çıkardı. Uluslararası ili?Ÿkiler, o döneme kadar görülmemi?Ÿ derecede arttı. O zaman da, benim gibi dı?Ÿarda çalı?Ÿan gazetecilere ihtiyaç inanılmaz derecede yükseldi. Ancak ben de sadece? Brüksel?’de kalmadım, oradaki kurumlarla? (NATO ve Avrupa Birli?Ÿi) yetinmedim. Dı?Ÿarıda ya?Ÿamanın avantajını kullandım görev sınırlarımı geni?Ÿlettim.

Yıldızım parlayıverdi. 1974?’ten sonra sadece Brüksel de?Ÿil, sürekli Washington, Atina, Strasbourg?’a (Avrupa Konseyi için)? gider oldum. Dünyam geni?Ÿledi. Bilgim arttı.

Brüksel, bana sadece habercilik açısından de?Ÿil, ki?Ÿisel geli?Ÿim açısından da çok yarar sa?Ÿladı. ?‡alı?Ÿma randımanım birkaç misli arttı. Zamanımı da iyi kullandı?Ÿımdan dolayı, art arda kitaplar yazabildim. Zira kalıcı bir?Ÿeyler bırakmak istiyordum.

Brüksel?’deki 20 yılım, ki?Ÿisel olarak üretimimin en üst düzeye çıktı?Ÿı dönemdi. Yazdı?Ÿım ve her biri büyük ilgi toplayan kitaplarımın listesi bunun kanıtıdır:

- 30 SICAK G?œN (1976) ve DİYET (1979)? Kıbrıs harekatının perde arkasını, Türkiye?’nin harekat sonrasındaki dı?Ÿ ili?Ÿkilerini ele alan iki kitap art arda çıktı.
?- BİR PAZAR HİKAYESI? (Türkiye- Avrupa ili?Ÿkileri) kitabının ilk baskısı 1978?’de yaptı ve 2005?’e kadar 10 ayrı baskı yaptı ve her defasında son geli?Ÿmeler eklendi. Sonunda T?œRKİYENİN AVRUPA MACERASI (Do?Ÿan Kitap) adıyla, Türkiye?’nin AB tarihçesini tümüyle içinde biriktiren bir kitap oldu.
?- EMRET KOMUTANIM (1986) (Türk Silahlı Kuvvetleri?’nin subaylarını nasıl e?Ÿitti?Ÿi ve TSK?’nın i?Ÿleyi?Ÿini anlatan, TSK ile ilgili sivil biri tarafından yazılmı?Ÿ? tek kitaptır. Milliyet Yayınları)
?- 12 EYL?œL 04.00 (1983)
?-? APO ve PKK. (1988)

?

32.G?œN?’ün GETİRDİ?žİ ?ž?–HRET

?

1985?’te, bir adım daha attım ve 32.G?œN adlı, aylık bir haber programını ba?Ÿlattım. Gazetecilik artık beni tek ba?Ÿına tatmin etmiyordu. Televizyon ile daha geni?Ÿ kitlelere sesimi duyurmak istdedim. Uluslararası ili?Ÿkileri ele alan ve yabancı devlet adamlarını konuk eden bir program yaptım. TRT?’nin dura?Ÿan dilinden farklı oldu?Ÿu için çok be?Ÿenildi.? Aslında programı, Avrupa TV?’lerinde gördüklerimi örnek alıp, izlediklerimden esinlenerek yapmı?Ÿtım, ancak program beklemedi?Ÿim oranda be?Ÿeni kazandı ve beni ?Ÿöhrete ta?Ÿıdı. Bu programın böylesine ba?Ÿarılı olmasında en büyük katkı Can Dündar, Mithat Bereket, ?‡i?Ÿdem Anat, Ali Kırca, Deniz Arman, Cüneyt ?–zdemir, Rıdvan Akar, Musa ?‡özen, Talip Korkmaz, Sacit Baydar ba?Ÿta olmak üzere, sayısız muhabir, kameraman ve teknisyenden gelmi?Ÿtir.
?
Yıllar boyunca 32. Gün için konu?Ÿtu?Ÿum ünlülerin listesi epey büyüdü (eski Fransa Devlet Ba?Ÿkanı François Mitterand, Avrupa Komisyonu eski ba?Ÿkanı Romano Prodi, eski Fransa Devlet Ba?Ÿkanı Jacques Chirac, ?œrdün Kralı Hüseyin ve o?Ÿlu Kral? Abdullah, Suriye Devlet Ba?Ÿkanı Bessar Essad, eski Irak lideri Saddam Hüseyin, Rusya Federasyonu eski ba?Ÿkanı Gorbachov, Yeltsin, Filistin lideri Yassir Arafat, Alman Ba?Ÿbakanı Helmut Kohl, Schröder ve eski İngiltere Ba?Ÿbakanı? Margaret Thatcher,? Karamanlis, Mitsotakis,? Rabin, Simon Peres vs...

?

1986?’da bir adım daha attım ve Sovyetler Birli?Ÿi yetkililerini, hem de Milliyet?’i ikna edip, Moskova?’da da büro açtım. Her ay Moskova?’ya gider ve geli?Ÿmeleri izlerdim. Tam o sıralarda? Gorbaçov dönemiyle birlikte açılım ba?Ÿlıyordu. Moskova-Brüksel arasında gidi?Ÿ geli?Ÿler bana çok katkı yaptı. Analizlerim renklendi, bilgi da?Ÿarcı?Ÿım daha da derinle?Ÿti.?
?
Bir süre sonra, TV çalı?Ÿmalarımda, sadece 32.Gün?’ü yapmak da beni tatmin etmedi. Gazete habercili?Ÿi yaparken nasıl? kitap yazıp kalıcı bir?Ÿeyler bırakmak için çırpındımsa, ?Ÿimdi de TV programı yanısıra belgesel üretmek için harekete geçtim.?
?
1989?’daki KIBRIS Belgeseli, ardından DEMİRKIRAT (27 mayıs darbesini anlatan çalı?Ÿma)? ve arka arkaya, 12 MART-12 EYL?œL ve ?–ZALLI YILLAR geldi. Bütün bunları Can Dündar ve Bülent ?‡aplı gibi iki dev ismin sayesinde gerçekle?Ÿtirebildim.
?
Gazetecili?Ÿimi ve özel hayatımı, uzun sürede en fazla etkileyen olay ise 1988 yılında Lübnan?’ın Beka vadisindeki PKK kampında Abdullah ?–calan ile gerçekle?Ÿtirdi?Ÿim ilk röportaj oldu. ?–calan?’la o ana kadar kimseye konu?Ÿmamı?Ÿtı. İlk defa Milliyet?’e konu?Ÿması olay oldu. Gazete toplatıldı. Röportajın yayını yasaklandı. Röportaj bir yandan da hayatımı?boyunca asker ile ili?Ÿkilerimin bozulmasına neden oldu.

?

T?œRKİYE?’YE GERİ D?–N?œ?ž VE KARANLIK YILLAR...
?
Avrupa?’da fırtına gibi geçen ve inanılmaz? gazetecilik ya?Ÿamım 1991 yılına kadar sürdü. Cemre ile artık geri dönme zamanının geldi?Ÿine karar verdik. O?Ÿlumuz Umur da ilkokulu bitirmi?Ÿti. Hayatımızı ya tümüyle Brüksel?’de geçirecek ya da geri dönecektik. Geri dönmeyi kararla?Ÿtırdık. Avrupa?’daki ya?Ÿamımız ailece hepimize çok ?Ÿey katmı?Ÿtı ancak yetmi?Ÿti.
?
1991?’in haziranında, İstanbul?’a yerle?Ÿtik ve hayatımız?tümünden de?Ÿi?Ÿti. Do?Ÿrusunu söylemem gerekir ki, hayatımız?bir yandan karardı, öte yandan da? çok renklendi. Sevdiklerimize yakın olmanın keyfine kavu?Ÿtuk.
?
İstanbul?’daki ya?Ÿam asıl, uzun yıllardır çalı?Ÿtı?Ÿım Milliyet?’te ayrılıp SABAH?’a geçmem ve 32. G?œN?’ü de TRT?’den Show TV?’ye ta?Ÿımamla birlikte çok de?Ÿi?Ÿti. Hem o dönemlerdeki PKK terörünün artması nedeniyle esen fırtınaların arasında kaldım hem de devlet politikalarına muhalif yakla?Ÿımım bana pahalıya mal oldu. Yıllar sonra farkına vardım ki, TRT?’de açılan davalarda dahi asker parma?Ÿı varmı?Ÿ. Yıllarca, ardı ardına gelen mahkemelerle mücadele ettim. ?‡ok yorucu ve üzücü dönemlerden geçtim.
????????????
1997?’de ünlü 28 ?žubat müdahelesine muhalefetim ve Kürt? sorununda resmi ideoloji ve? söyleme kar?Ÿı çıkmam nedeniyle,? asker tarafından andıçlandım. Genelkurmay Ba?Ÿkanlı?Ÿı?’nda hazırlanmı?Ÿ bir komplo sonucu, SABAH?’tan kovuldum ve Show TV?’deki programım da durduruldu. Asker, Kürt sorunuyla ilgili tutumumdan dolayı beni cezalandırmı?Ÿtı. Hayatımda hiçbir zaman bu kadar acı çekmemi?Ÿtim.

Bu korkunç olay, bir yandan bana çok farklı bir dünyayı da açtı.
?
1997 Temmuzunda, askerden korkmayan tek patron sayılan Aydın Do?Ÿan, CNN T?œRK?’ ün kurulu?Ÿunda bana görev verdi ve POSTA gazetesinde ba?Ÿyazı yazmaya ba?Ÿladım.

Do?Ÿan Grubu?’yla yeniden bulu?Ÿmak ho?Ÿtu. CNN T?œRK?’te geçen yıllarım da çok güzeldi. MAN?žET adlı günlük siyasi bir talk show yaptım. Program çok ba?Ÿarılı oldu. 2005?’te de, Kanal D Ana Haber Bülteni?’nin Genel Yayın Yönetmeni ve bültenin Anchor?’u oldum. Hiç bilmedi?Ÿim bir alandı, ancak i?Ÿin içinden sanırım yüzümün akıyla çıktım.
?
2009?’un Ocak ayında,? CNN T?œRK yeniden hayatıma girdi. Türkiye?’de ilk defa uygulanan bir proje için kolları sıvadım. Hem CNN T?œRK?’ün, hem de Kanal D?’nin Genel Yayın Yönetmenli?Ÿini üstlendim. Ortak bir haber merkezi olu?Ÿturduk.

Bu satırları yazana kadar da i?Ÿin ba?Ÿında oldu?Ÿuma göre, demek ki hala ba?Ÿarılıyım, demektir.

Bütün bu ya?Ÿam sırasında yüzlerce konferansa katılıp konu?Ÿmalar yaptım, ödüller aldım. Ancak hiçbiri, Avrupa Konseyinin ?“Yılın Gazetecisi?” (1987) , T?œYAP kitap fuarının ?“Yılın Yazarı?” (1976), Lion klüplerinin Melvin Jones Fellow ödülü ve Fransızları? ?žövalye ni?Ÿanı (1993) kadar beni tatmin etmedi.

?